Yüzünü Niye Sakladın MUS'ÂB ?
1 sayfadaki 1 sayfası
Yüzünü Niye Sakladın MUS'ÂB ?
Mus'ab Bin Ümeyr... (r.a.)
Her delikanlının ruh hayatında bir çizgi bırakacak Mus'ab Bin Ümeyr... (ra)
Daha işin başında Mus'ab Bin Ümeyr...
Medine-i Münevverede Resul-i Ekrem'in SAV atmosferiyle daha çok genç yaşta tanışmıştı...
Resul-i Ekrem SAV O'na buhulu gözlerle bakıyordu... Ağlamaklıydı...
İnandığı dava uğruna herşeyi feda etmiş, çevresindeki bütün güzellikleri, sahte güzellikleri tepmiş...
Yumuşak aile hayatını, güzel sözleri, annenin onu okşamasını feda etmiş...
Belki günlerdir ağzına tek lokma koymamış...
Mekke sokaklarında en iyi, en güzel kıyafetlerle gezen, muhteşem yakışıklı Mus'ab Bin Ümeyr, üzerinde bir deriden yapılmış çul ile yerde ama dimdik ayakta oturuyordu...
Resul-i Zilşan SAV ağlamaklı gösteriyordu O'nu...
"ŞUNU GÖRÜYORSUNUZ DEĞİL Mİ" !!!!!!? (ALLAH-U EKBERRRRRRRR BAĞIRIN ALLAH'IN KULLARI AMA GÖNÜLDEN HAYKIRIN)
"GÖRÜYORUZ YA RASULALLAH" (DOLU DOLU GÖZLERLE ASHAB HAYKIRDI)
Resul-i Zilşân SAV Efendimiz dedi ki; "MEKKE'DE BEN BUNDAN DAHA AZİZ BİR DELİKANLI BİLMİYORDUM, HERKES BUNA BAKARDI, SÖZÜYLE, GÖZÜYLE HERKESİN DİKKATİNİ ÇEKEBİLECEK MAHİYETTEYDİ, ALLAH VE RESULU İÇİN HERŞEYİNİ HERŞEYİNİ FEDA ETTİ"
Öyle bir fedakarlık söz konusuydu ki Uhud'dayken Mus'âb, Resul-i Zilşân'a ait bir kıyafeti giymişti sırtına... İbni Kamie Resullah'ı yaraladıktan sonra Mus'âb'ı görmüştü... O'nu Resullah sanmış, karşısına dikilmişti... O'nun (r.a) başına, koluna, kanadına indireceği kılıçları Resul-i EKREM SAV'e indireceğini sanıyordu...
Mus'ab daha 30'na gelmemişti, henüz delikanlılık çağında sayılırdı... Resul-i Zilşân SAV'in libasını Mus'âb giyince, elleri kırılasıca ibni kamie Mus'âb'ın başına dikilmiş, O'nu RESULALLAH SAV sanmıştı... Mus'âb, sözüyle, sesiyle, görüntüsüyle RESULALLAH SAV Efendimiz'e çok benziyordu...
Elleri kırılasıca Kamie kaldırdığı kılıcını bayrak tutan Mus'âb'ın sağ eline vurunca, Mus'âb "Ve ma muhammedün illa rasul kad halet min kablihir rusül" diyordu... Bu söz bir ayettir ancak Mus'âb'ın bunu söyledi esnalarda bu ayet daha nazil olmamıştı... Bu ayet Mus'âb'ın ağzından nazil oldu... Kıyamete kadar da Mus'âb'ın sağ kolu kesilirken söylenen bu söz Kur'ân'da ayet olarak okunacaktır. (Ali imran 144)
Bayrak yere düşmesin diye sol koluna bağrına basıyordu onu ve bir kılıç sol koluna da inince yine "Ve ma muhammedün illa rasul kad halet min kablihir rusül" (muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir)" diyordu...
Kolu da kesilince düşmesin bayrak yere diye bağrıyla tutmaya çalışıyordu fakat bir kılıç darbesi daha boynuna inince bayrağın üzerine yıkılıyordu Mus'ab...
Manzara hissin ötesindedir......
Resul-u Ekrem SAV şüheda arasında aradı Mus'âb'ı buldu... Gözlerinde yaş hıçkıra hıçkıra şu ayeti söylüyordu...
"ALLAH kullarından öyle kimseler vardır ki, ALLAH'a verdikleri sözü erkekçe yerine getirirler"
Bu ayet sanki Mus'âb'ı anlatıyordu...
Mus'âb yüzünü saklamıştı, Mus'âb yüzünü kumun altına sokmuştu...
Değerlendirici şöyle değerlendiriyor...
"Beni Resul-i Ekrem SAV zannederek şehit ettiler, şayet yüzümü görürlerse O olmadığımı anlarlar ve bu savaş meydanında Resul-i Ekrem'i ararlar. Beni Resulallah sansınlar diye yüzümü sakladım, yüzümü görmesinler diye sakladım"
Yüzünü saklamıştı Mus'âb...
Hayatının bir gayesi vardı, O'nun gayesi, o gayeyi ona veren Resul-i Ekrem uğrunda kendisini feda etmekti...
Feda edip, aziz olarak, aziz bir şehid olarak aşkla meşk olmaktı...
Neydi acaba onda bu duyguyu meydana getiren husus?
ALLAH'a inanması, ALLAH'a imanın neşvesi içinde ahiret meselesidir...
Ebedi hayattır...
Ebedi hayat meselesi olmasa, bir insanın ölmesinin manası olmayacaktır...
Kolunu vermenin bir manası olmayacaktır...
Boynunu vermesinin bir manası olmayacaktır...
Boşu boşuna bir kahramanlık olacaktır şehid olmak...
Ama O'nun ulvi bir davada kolunu vermesi...
Ulvi bir davada boynunu vermesi...
Öyle bir fedakarlık ve öyle bir inanmışlıktır ki...
Bunun sevabını tartacak mizan veya terazi bilmiyoruz...
Onu ahirette ALLAH C.C. tartacak...
Ve ALLAH mükafahat ihsan edecektir...
"Ya siz ALLAH'a dönmeyeceğinizi mi zannediyorsunuz? Hepiniz döneceksiniz"
Belki içimizden birileri boynunda prangalarla dönecek...
Belki içimizden birileri buraklar üzerinde uçarak, şerefle dönecekler...
Yüzünü niye sakladın MUSAB?
ALLAH RASULUNE ZEVAL GELMESİN DİYE.....
İşte Musab gibi insan ötesi insanlar da ALLAH'a dönecek....
Bütün beşer saf saf dönecek...
Her delikanlının ruh hayatında bir çizgi bırakacak Mus'ab Bin Ümeyr... (ra)
Daha işin başında Mus'ab Bin Ümeyr...
Medine-i Münevverede Resul-i Ekrem'in SAV atmosferiyle daha çok genç yaşta tanışmıştı...
Resul-i Ekrem SAV O'na buhulu gözlerle bakıyordu... Ağlamaklıydı...
İnandığı dava uğruna herşeyi feda etmiş, çevresindeki bütün güzellikleri, sahte güzellikleri tepmiş...
Yumuşak aile hayatını, güzel sözleri, annenin onu okşamasını feda etmiş...
Belki günlerdir ağzına tek lokma koymamış...
Mekke sokaklarında en iyi, en güzel kıyafetlerle gezen, muhteşem yakışıklı Mus'ab Bin Ümeyr, üzerinde bir deriden yapılmış çul ile yerde ama dimdik ayakta oturuyordu...
Resul-i Zilşan SAV ağlamaklı gösteriyordu O'nu...
"ŞUNU GÖRÜYORSUNUZ DEĞİL Mİ" !!!!!!? (ALLAH-U EKBERRRRRRRR BAĞIRIN ALLAH'IN KULLARI AMA GÖNÜLDEN HAYKIRIN)
"GÖRÜYORUZ YA RASULALLAH" (DOLU DOLU GÖZLERLE ASHAB HAYKIRDI)
Resul-i Zilşân SAV Efendimiz dedi ki; "MEKKE'DE BEN BUNDAN DAHA AZİZ BİR DELİKANLI BİLMİYORDUM, HERKES BUNA BAKARDI, SÖZÜYLE, GÖZÜYLE HERKESİN DİKKATİNİ ÇEKEBİLECEK MAHİYETTEYDİ, ALLAH VE RESULU İÇİN HERŞEYİNİ HERŞEYİNİ FEDA ETTİ"
Öyle bir fedakarlık söz konusuydu ki Uhud'dayken Mus'âb, Resul-i Zilşân'a ait bir kıyafeti giymişti sırtına... İbni Kamie Resullah'ı yaraladıktan sonra Mus'âb'ı görmüştü... O'nu Resullah sanmış, karşısına dikilmişti... O'nun (r.a) başına, koluna, kanadına indireceği kılıçları Resul-i EKREM SAV'e indireceğini sanıyordu...
Mus'ab daha 30'na gelmemişti, henüz delikanlılık çağında sayılırdı... Resul-i Zilşân SAV'in libasını Mus'âb giyince, elleri kırılasıca ibni kamie Mus'âb'ın başına dikilmiş, O'nu RESULALLAH SAV sanmıştı... Mus'âb, sözüyle, sesiyle, görüntüsüyle RESULALLAH SAV Efendimiz'e çok benziyordu...
Elleri kırılasıca Kamie kaldırdığı kılıcını bayrak tutan Mus'âb'ın sağ eline vurunca, Mus'âb "Ve ma muhammedün illa rasul kad halet min kablihir rusül" diyordu... Bu söz bir ayettir ancak Mus'âb'ın bunu söyledi esnalarda bu ayet daha nazil olmamıştı... Bu ayet Mus'âb'ın ağzından nazil oldu... Kıyamete kadar da Mus'âb'ın sağ kolu kesilirken söylenen bu söz Kur'ân'da ayet olarak okunacaktır. (Ali imran 144)
Bayrak yere düşmesin diye sol koluna bağrına basıyordu onu ve bir kılıç sol koluna da inince yine "Ve ma muhammedün illa rasul kad halet min kablihir rusül" (muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir)" diyordu...
Kolu da kesilince düşmesin bayrak yere diye bağrıyla tutmaya çalışıyordu fakat bir kılıç darbesi daha boynuna inince bayrağın üzerine yıkılıyordu Mus'ab...
Manzara hissin ötesindedir......
Resul-u Ekrem SAV şüheda arasında aradı Mus'âb'ı buldu... Gözlerinde yaş hıçkıra hıçkıra şu ayeti söylüyordu...
"ALLAH kullarından öyle kimseler vardır ki, ALLAH'a verdikleri sözü erkekçe yerine getirirler"
Bu ayet sanki Mus'âb'ı anlatıyordu...
Mus'âb yüzünü saklamıştı, Mus'âb yüzünü kumun altına sokmuştu...
Değerlendirici şöyle değerlendiriyor...
"Beni Resul-i Ekrem SAV zannederek şehit ettiler, şayet yüzümü görürlerse O olmadığımı anlarlar ve bu savaş meydanında Resul-i Ekrem'i ararlar. Beni Resulallah sansınlar diye yüzümü sakladım, yüzümü görmesinler diye sakladım"
Yüzünü saklamıştı Mus'âb...
Hayatının bir gayesi vardı, O'nun gayesi, o gayeyi ona veren Resul-i Ekrem uğrunda kendisini feda etmekti...
Feda edip, aziz olarak, aziz bir şehid olarak aşkla meşk olmaktı...
Neydi acaba onda bu duyguyu meydana getiren husus?
ALLAH'a inanması, ALLAH'a imanın neşvesi içinde ahiret meselesidir...
Ebedi hayattır...
Ebedi hayat meselesi olmasa, bir insanın ölmesinin manası olmayacaktır...
Kolunu vermenin bir manası olmayacaktır...
Boynunu vermesinin bir manası olmayacaktır...
Boşu boşuna bir kahramanlık olacaktır şehid olmak...
Ama O'nun ulvi bir davada kolunu vermesi...
Ulvi bir davada boynunu vermesi...
Öyle bir fedakarlık ve öyle bir inanmışlıktır ki...
Bunun sevabını tartacak mizan veya terazi bilmiyoruz...
Onu ahirette ALLAH C.C. tartacak...
Ve ALLAH mükafahat ihsan edecektir...
"Ya siz ALLAH'a dönmeyeceğinizi mi zannediyorsunuz? Hepiniz döneceksiniz"
Belki içimizden birileri boynunda prangalarla dönecek...
Belki içimizden birileri buraklar üzerinde uçarak, şerefle dönecekler...
Yüzünü niye sakladın MUSAB?
ALLAH RASULUNE ZEVAL GELMESİN DİYE.....
İşte Musab gibi insan ötesi insanlar da ALLAH'a dönecek....
Bütün beşer saf saf dönecek...
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz