Küreselleşme Üzerine Bir Analiz
1 sayfadaki 1 sayfası
Küreselleşme Üzerine Bir Analiz
Bu küreselleşme Amerikanın lafıdır."Yeni Dünya Düzeni" diye, etrafındaki insanların zayıflığını görüp, kendi güçlerini görüp,"Bu Dünyanın tek sahibi biz olalım !"demeleridir açıkcası... Türkçesi budur. Amerika’nın dünyaya hakim olması demektir.
Bunu karşısında olanlar var... Karşısında olanlardan bir tanesi Almanya’dır. Almanya, Avrupa’yı derleyip toparlayarak Amerikanın karşısında bir güç olma yolundadır. Hatta bu işte Rusyayı da yanına alarak... Tabii alır mı, alamaz mı meselesi ayrı ama, epeyce bir mesafe almıştır, büyük bir güç olmuştur. Dünyanın en büyük pazarlarından birini oluşturmaya çalışmıştır. Amerika, Almanya’nın gelişmesinden fevkâlade endişelidir… Hatta Avrupa’daki şu anda Almanya ile işbirliği yapan devletlerin bir kısmı Almanya’dan endişelidir. Onunla birlik halindedir ama, gerektiğinde çelme takmak için, onun şerrinden korunabilmek için orda duruyor.
Mesalâ İngiltere niçin bu birliğin içindedir?.. Almanya ile harbetmişlerdir. Fransa niçin bu birliğin içindedir?.. Almanya ile harbetmiştir. Almanya onları istila etmiştir. Britanya adalarına çıkarma yapmak istemiştir de, olmamıştır. Almanya’nın gelişmesinden onlar da endişe ediyor.
Almanlar inatçı bir millet, sert bir millet ve kavgacı millet olarak Avusturya’yı, Polonya’yı daha başka birçok ülkeyi yutarak büyüme gayretindedir. Bu bir kere dünyadaki küreselleşmenin karşısında bir şeydir. Böyle bir şey yok.... Amerikanın o hevesi var ama Almanya’nın onun karşısında başka bir hevesi var…
Bunlar kendi kendilerine istedikleri kadar bir şeyler düşünsünler, dünyada hakiki bir dev vardır; Çin vardır. Nüfusuyla, coğrafyasıyla gelişmesiyle o kadar muazzam bir güçtür ki, bütün bu Rusya'sı, Avrupa'sı ve Amerika'sı ondan korkmaktadır.Güneydoğu Asya’daki çeşitli harpler, Vietnam harpleri, Kore harbi ve şu andaki itilaflar....Hep arkasındaki Çin'in gücü ve orada menfaatleri olan Batılı devletlerin menfaat çatışmasının su üstüne çıkmış görüntüleridir.
Aslında hiçbir şeye evet demeyen bir Çin vardır. Kendi istikrarlı yolunda yürüyor. Amerika birkaç yasak koymak istiyor ama, Çin dinlemiyor. Amerika o yasağı kaldırıyor. Çünkü uygulayacak gücü yoktur. Çinli Vietnam’da dolaylı yoldan çarpışmıştır ve oradan da çekilmiştir, yenilmiştir. Çin öyle kese kese bitecek bir ülke değildir. Kendi kültürüne sahip, hiçte öyle Amerika’ya ram olmayı düşünmeyen bir kuvvettir. Binâen aleyh küreselleşme, Çin varken yine mümkün değil....
Amerikanın ayrıca Japonlarla arası bozuktur. Çünkü atom bombası atmıştır. Japonlar onlara kızmaktadır, tarihi hınçları vardır. Japonlar şu anda Amerika’dan intikam almaktadır. Amerikan şirketlerinin hisselerini bile almakta Amerika’yı içten fethetmeye çalışmaktadır. Nüfusuyla, ekonomisiyle başlı başına bir güçtür. Ayrıca Pasifik’te yeni yeni güçler teşekkül etmektedir. Japonya’nın Amerika’ya ram olması bahis konusu değildir.
Amerika’nın istikbali pek o kadar parlak değildir. Dünyaya tek başına hakim olması muhtemel görünmediği gibi, ötekilerin de tek başına hakim olmaları muhtemel görünmüyor.
Bu pozisyonda Müslümanların yeri, her tarafa eşit mesafededir. Amerika’ya da Avrupa’ya da Çin’e de Japonya’ya da İslâmı yaymak için çalışacaklardır. İslam Alemi kendisi derleyip toparlamaya çalışacaktır. Korumağa kollamaya çalışacaktır. Elbette bu istismar bir gün bitecek... Her zaman devam edecek bir şey olarak görünmüyor. Müslüman ülkeler bu istismardan yakalarını sıyırdıkları zaman, onlarda büyük bir güç teşkil edeceklerdir. Şu anda güçlü değiller ama nüfus potansiyelleri var. Jeopolitik önemleri var... İstikbalde daha iyi olma avantajları var...
O halde Amerika’nın veya bir başka ülkenin dünyaya hakim olması -tek başına veya ortak bularak- işte dünyaya hakim olalım, bölüşelim gibi şeyler sökmeyecektir. Bir müddet daha yürür ama, sonunda patlar. Onlarda hakim olamazlar.
Bizim burada yapacağımız şey, yurdumuzda uygun adım marş, sarsılmadan yürümektir. Hem Türkiye olarak, hem İslam Alemi olarak bu düşmanları bilerek, bu gelişmelerden haberdar olarak çalışmamız lazım!... İstikbal bizim lehimizedir. Birtakım sıkıntılardan yakayı kurtarabilirsek, sıyırabilirsek kendimizi; İslam Alemiyle bütünleşebilirsek, İslam alemindeki uyanışları sağlayabilirsek –Batı’nın Amerika’nın Çin'in herkesin en çok korktuğu şey budur-dünyanın en büyük güçlerinden birisi de biz olacağız.
Tabii bizim en büyük güç olmamız dünyayı mutluluk getirecek. Çünkü, hepsinin dünya ve ahiret saadetini sağlamaya çalışırız. Bunu yapmak için var gücümüzle çalışmamız lazım!...
6.7.1994- Kızılcahamam (Yeni hafta Röportajı)
* Prof.Dr. Mahmud Es’ad Coşan Sosyal Çalışmalarda Organizasyon ve Başarı Seha; 2.baskı; 248-249)
Bunu karşısında olanlar var... Karşısında olanlardan bir tanesi Almanya’dır. Almanya, Avrupa’yı derleyip toparlayarak Amerikanın karşısında bir güç olma yolundadır. Hatta bu işte Rusyayı da yanına alarak... Tabii alır mı, alamaz mı meselesi ayrı ama, epeyce bir mesafe almıştır, büyük bir güç olmuştur. Dünyanın en büyük pazarlarından birini oluşturmaya çalışmıştır. Amerika, Almanya’nın gelişmesinden fevkâlade endişelidir… Hatta Avrupa’daki şu anda Almanya ile işbirliği yapan devletlerin bir kısmı Almanya’dan endişelidir. Onunla birlik halindedir ama, gerektiğinde çelme takmak için, onun şerrinden korunabilmek için orda duruyor.
Mesalâ İngiltere niçin bu birliğin içindedir?.. Almanya ile harbetmişlerdir. Fransa niçin bu birliğin içindedir?.. Almanya ile harbetmiştir. Almanya onları istila etmiştir. Britanya adalarına çıkarma yapmak istemiştir de, olmamıştır. Almanya’nın gelişmesinden onlar da endişe ediyor.
Almanlar inatçı bir millet, sert bir millet ve kavgacı millet olarak Avusturya’yı, Polonya’yı daha başka birçok ülkeyi yutarak büyüme gayretindedir. Bu bir kere dünyadaki küreselleşmenin karşısında bir şeydir. Böyle bir şey yok.... Amerikanın o hevesi var ama Almanya’nın onun karşısında başka bir hevesi var…
Bunlar kendi kendilerine istedikleri kadar bir şeyler düşünsünler, dünyada hakiki bir dev vardır; Çin vardır. Nüfusuyla, coğrafyasıyla gelişmesiyle o kadar muazzam bir güçtür ki, bütün bu Rusya'sı, Avrupa'sı ve Amerika'sı ondan korkmaktadır.Güneydoğu Asya’daki çeşitli harpler, Vietnam harpleri, Kore harbi ve şu andaki itilaflar....Hep arkasındaki Çin'in gücü ve orada menfaatleri olan Batılı devletlerin menfaat çatışmasının su üstüne çıkmış görüntüleridir.
Aslında hiçbir şeye evet demeyen bir Çin vardır. Kendi istikrarlı yolunda yürüyor. Amerika birkaç yasak koymak istiyor ama, Çin dinlemiyor. Amerika o yasağı kaldırıyor. Çünkü uygulayacak gücü yoktur. Çinli Vietnam’da dolaylı yoldan çarpışmıştır ve oradan da çekilmiştir, yenilmiştir. Çin öyle kese kese bitecek bir ülke değildir. Kendi kültürüne sahip, hiçte öyle Amerika’ya ram olmayı düşünmeyen bir kuvvettir. Binâen aleyh küreselleşme, Çin varken yine mümkün değil....
Amerikanın ayrıca Japonlarla arası bozuktur. Çünkü atom bombası atmıştır. Japonlar onlara kızmaktadır, tarihi hınçları vardır. Japonlar şu anda Amerika’dan intikam almaktadır. Amerikan şirketlerinin hisselerini bile almakta Amerika’yı içten fethetmeye çalışmaktadır. Nüfusuyla, ekonomisiyle başlı başına bir güçtür. Ayrıca Pasifik’te yeni yeni güçler teşekkül etmektedir. Japonya’nın Amerika’ya ram olması bahis konusu değildir.
Amerika’nın istikbali pek o kadar parlak değildir. Dünyaya tek başına hakim olması muhtemel görünmediği gibi, ötekilerin de tek başına hakim olmaları muhtemel görünmüyor.
Bu pozisyonda Müslümanların yeri, her tarafa eşit mesafededir. Amerika’ya da Avrupa’ya da Çin’e de Japonya’ya da İslâmı yaymak için çalışacaklardır. İslam Alemi kendisi derleyip toparlamaya çalışacaktır. Korumağa kollamaya çalışacaktır. Elbette bu istismar bir gün bitecek... Her zaman devam edecek bir şey olarak görünmüyor. Müslüman ülkeler bu istismardan yakalarını sıyırdıkları zaman, onlarda büyük bir güç teşkil edeceklerdir. Şu anda güçlü değiller ama nüfus potansiyelleri var. Jeopolitik önemleri var... İstikbalde daha iyi olma avantajları var...
O halde Amerika’nın veya bir başka ülkenin dünyaya hakim olması -tek başına veya ortak bularak- işte dünyaya hakim olalım, bölüşelim gibi şeyler sökmeyecektir. Bir müddet daha yürür ama, sonunda patlar. Onlarda hakim olamazlar.
Bizim burada yapacağımız şey, yurdumuzda uygun adım marş, sarsılmadan yürümektir. Hem Türkiye olarak, hem İslam Alemi olarak bu düşmanları bilerek, bu gelişmelerden haberdar olarak çalışmamız lazım!... İstikbal bizim lehimizedir. Birtakım sıkıntılardan yakayı kurtarabilirsek, sıyırabilirsek kendimizi; İslam Alemiyle bütünleşebilirsek, İslam alemindeki uyanışları sağlayabilirsek –Batı’nın Amerika’nın Çin'in herkesin en çok korktuğu şey budur-dünyanın en büyük güçlerinden birisi de biz olacağız.
Tabii bizim en büyük güç olmamız dünyayı mutluluk getirecek. Çünkü, hepsinin dünya ve ahiret saadetini sağlamaya çalışırız. Bunu yapmak için var gücümüzle çalışmamız lazım!...
6.7.1994- Kızılcahamam (Yeni hafta Röportajı)
* Prof.Dr. Mahmud Es’ad Coşan Sosyal Çalışmalarda Organizasyon ve Başarı Seha; 2.baskı; 248-249)
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz