Aşk ki Vardır, Gerisi Vesairedir...
1 sayfadaki 1 sayfası
Aşk ki Vardır, Gerisi Vesairedir...
Aşk ki Vardır, Gerisi Vesairedir...
Eskiâşıklar sevgili uğrana ölmeyi bir ideal, bir amaç bilirlermiş. Onlar,uğruna ölünecek sevgililer buldukları için bahtiyar idiler. Gün gelir,sevgililer de âşıklarını sever umudunu içlerinde durmadanbüyütüyorlardı. Oysa aşk, iki kişi arasında asla eşitlenmeyen birşeydi. Allah, âşığın uğraştığı sevgiyi maşuktan esirgemişti. Bununiçindir ki âşıklar, ya kendilerine verilen derdin aynısının sevgiliyede verilmesi ya da sevgilide ki vurdumduymazlığın aynısı ilekendilerine de ihsanda bulunması için yakarır dururlar. İsterler ki,Allah aşkı seven ile sevilen arasında eşit bölüştürülsün... Oysa aşk budemek degildir. Seveni sevmek kolaydır; marifet o sevmediği zaman daonu sevebilmektir. Gerçek âşık bilir ki, kendi içindeki aşk ateşininaynısı sevgilide de vardır ve gönülsüz de olsa, o da aşkıduyumsamaktadır. Ne var ki sevgili çok sabırlı, âşık da sabırsız olduğuiçin bu aşk yarası tek taraflı kanamaktadır. O acılar, o ayrılık vehasret ateşleri âşığı yakıyorsa öte yandan da pişiriyor demektir...Âşık, ancak bu pişme sürecinde ham iken olduğun, çiğ iken kâmil olur.Çünkü aşk yolunda varılacak merhalelerin en yücesi, aşkın olgunluğu ilekendi dünyasını kurabilmektir. O mertebeye gelindikten sonra aşkuğrunda can vermek âşığa âsân gelir.
Amaçaşk uğruna ölmek değil, uğruna ölünecek aşkı bulmaktır. Bu aşk, cennetemelinden uzaklaşıp cemale erme hedefini gözetir. böyle bir aşkagiriftar olduktan sonra geriye ne kalır ki!?.. Dünyayı elinin tersiyleitiver gitsin!.. Hani Fuzûlî'diyor ya:
Cennet için men eden âşıkları dîdârdan
Bilmemiş ki cenneti âşıkların dîdâr olur
Cennettenuzaklaştırdığı gerekçesiyle âşıkları sevgilinin diyarına (yüzüne)bakmaktan alıkoyan kişi bilmiyor ki âşıkların cenneti sevgilininyüzüdür!..
Eskiâşıklar sevgili uğrana ölmeyi bir ideal, bir amaç bilirlermiş. Onlar,uğruna ölünecek sevgililer buldukları için bahtiyar idiler. Gün gelir,sevgililer de âşıklarını sever umudunu içlerinde durmadanbüyütüyorlardı. Oysa aşk, iki kişi arasında asla eşitlenmeyen birşeydi. Allah, âşığın uğraştığı sevgiyi maşuktan esirgemişti. Bununiçindir ki âşıklar, ya kendilerine verilen derdin aynısının sevgiliyede verilmesi ya da sevgilide ki vurdumduymazlığın aynısı ilekendilerine de ihsanda bulunması için yakarır dururlar. İsterler ki,Allah aşkı seven ile sevilen arasında eşit bölüştürülsün... Oysa aşk budemek degildir. Seveni sevmek kolaydır; marifet o sevmediği zaman daonu sevebilmektir. Gerçek âşık bilir ki, kendi içindeki aşk ateşininaynısı sevgilide de vardır ve gönülsüz de olsa, o da aşkıduyumsamaktadır. Ne var ki sevgili çok sabırlı, âşık da sabırsız olduğuiçin bu aşk yarası tek taraflı kanamaktadır. O acılar, o ayrılık vehasret ateşleri âşığı yakıyorsa öte yandan da pişiriyor demektir...Âşık, ancak bu pişme sürecinde ham iken olduğun, çiğ iken kâmil olur.Çünkü aşk yolunda varılacak merhalelerin en yücesi, aşkın olgunluğu ilekendi dünyasını kurabilmektir. O mertebeye gelindikten sonra aşkuğrunda can vermek âşığa âsân gelir.
Amaçaşk uğruna ölmek değil, uğruna ölünecek aşkı bulmaktır. Bu aşk, cennetemelinden uzaklaşıp cemale erme hedefini gözetir. böyle bir aşkagiriftar olduktan sonra geriye ne kalır ki!?.. Dünyayı elinin tersiyleitiver gitsin!.. Hani Fuzûlî'diyor ya:
Cennet için men eden âşıkları dîdârdan
Bilmemiş ki cenneti âşıkların dîdâr olur
Cennettenuzaklaştırdığı gerekçesiyle âşıkları sevgilinin diyarına (yüzüne)bakmaktan alıkoyan kişi bilmiyor ki âşıkların cenneti sevgilininyüzüdür!..
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz